18 Mayıs 2011 Çarşamba

Salih Baba Divanı

Gezeriz hayvân-ı nâtık misâli
Eki ü surbdan gayrı ne kârımız var
Kesret-i sevk içre çok lâübâli
Söylemeden gayri ne kârımız var

Pîr-i Sâmî kademinde türabız
Ne câh gözediriz ne kâmyâbız
Kanâat-nisîniz ehl-i harabız
Âlem-i ekvânda devrânımız var

Bizlere tarîfe ne hacet gülü
Ezelden olmusuz anın bülbülü
Her ırgalandıkça mûyunun teli
Gûnâ gûnâ bûy u elvanımız var

İmtihan-ı yârdır cevr ile sitem
Müsavidir bizde hem medh ile zem
Siddet-i berzahdan bizlere ne gam
Pîr-i Tâgî gibi sultânımız var

Nefsim bana râm ol düsme tesvîse
Hep fâsiddir bu kurduğun endîse
Sürüsün yedirmez kurt ile kusa
Pîr-i Sâmî gibi arslanımız var

Mezuniyyet almıs ask mektebinden
Doyulmaz sahımın hem sohbetinden
"Sırr-ı leben" zahir olur lebinden
Bî-fehim çok gafil insanımız var

Gönlüme naks oldu hubb-ı cemâli
Terk eyledim cümle hep kîl ü kati
Dünyâ-perestlerin çok ise mâli
Bizim de Đmâm-ı zamanımız var

"Men aref" sırrına vâkıf olmusam
Nefsim ile hem Rabbimi bilmisem
Mutmainne kalasına girmisem
Gayrette bir metin hisarımız var

Himmet-i evliya bize yâr iken
Sâh-ı Naksibendî ser-hünkâr iken
Seyyid Tâhâ Sıbgatullah var iken
"Kabe kavseyn"e dek seyrânımız var

Gönderdi Sâmî'sin ol Pîr-i Tâgî
Erzincan sehrinde kurdu otağı
Sami'dir cihanın hem seb-çerâgı
Bizim de ahd ile peymânımız var

Benlik berzahından âzâd olmusuz
Her bir sohbetinden irsâd olmusuz
Böyle bir sultâna evlâd olmusuz
Daha bundan büyük ne sânımız var

Gönül fehm edeli "lâ"dan "illâ"yı
Mecnûn-ves biz de bulduk Leylâ'yı
Nûr-ı cemâlinde seyr et Mevlâ'yı
Bir rûh-ı musaffa mir'âtımız var

Âtes-i askınla yandır Salih'i
Sarâb-ı lebinle kandır Salih'i
Taklîd'den tahkîke döndür Salih'i
Afv eyle hizmette noksanımız var.